Kayıtlar

Kasım, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
NİMETİN KIYMETİNİ BİLMEK Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan fırıncı; “Biraz bekleyeceksin hocam. İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum.” dedi. Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu. Selâm verdikten sonra, fırıncının tezgâhına yaklaşarak; “Ekmeklerimi alayım! Benim ikizler acıkmıştır.” dedi. Fırıncı, adamın kendisine uzattığı torbayı alarak tezgâhın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden 4-5 tane çıkardı. Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgâhın yanına iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu. Fırıncıya sordum: - Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak dedin ya!.. - Bayat ekmekleri kendisi istiyor. Çok fakir bir adam. Ona bayat ekmekleri yarı fiyatına veriyorum. - Ki
TOPRAKSIZ BÜYÜYEN ÇOCUKLAR…… Bizler tabiri caizse tarlalarda büyüdük. Doya doya toprakla oynama zevkini tattık. Bizden sonraki nesil seralarda büyüdü. Yeni yetişen nesil ise cam fanuslarda büyümek zorunda bırakılıyor. Her yer taş yığını ayaklarımız toprağa değmiyor. Vücudumuzdaki elektriği alacak tabiri caizse topraklama yapacak kadar toprak bile yok. Modern toplumun büyük açmazlarından biri de insanların ve çocukların topraktan uzaklaşmaları ve toprağa yabancı kalmalarıdır. Oysa çocuk eğitiminde toprağın büyük bir yeri vardır. Çocuklar toprakla oynamalı, toprağı sevmeli, kısacası çocukların eli ayağı toprağa temas etmelidir. Beton binaların içinde iyice sıkılmış, bunalmış çocuğunuzu eş-dost, akraba ziyareti adına götürüp başka beton binalara uzun uzadıya hapsederseniz onlara haksızlık edersiniz. Bu durum çocuk için adı konmamış bir şiddettir. Eziyet ve şiddet ise çocukta saldırganlık duygularını besler, şiddet eğilimlerini körükler Toprakla oynayan çocuğun hem bedensel hem de ru
Resim
Harâbât ehlini hor görme sakın Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır.Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider.. Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar.. Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan.. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar.. Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile.. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar… İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki: “Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?” Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar “Âdetini
ÇOCUKLARI TANIYOR MUSUNUZ?     Newsweek dergisinin 10 Mayıs’99 tarihli sayısının kapağındaki soru buydu. Amerikan toplumuna sorulan bu soru, “ana babaların çocuklarını ne denli tanıdığını” sorguluyordu. Amerika’da yaşanan şiddet olaylarını yaratan çocukların anne babaları, “onların böyle bir şey yapacaklarının akıllarının ucundan geçmediğini” söylemişlerdi. Pek çok anne baba için de durum hemen hemen aynıdır: “Benim çocuğum mu yapmış? Olamaz böyle şey. Benim çocuğum bunu yapmış olamaz.”          Ergenlerin sorunlarının çoğu kez ortaya çıkan bir olayla patlak verdiğini açıklayan araştırmalar, anne babaların önce bir şok yaşadıklarını da belirtiyor. O zaman da yukarıdaki sorunun önemi çok büyük: “Çocuklarınızı tanıyor musunuz? Ne ölçüde tanıyorsunuz? İç dünyalarını biliyor musunuz? Sizinle paylaştığı şeyleri var mı? Çocuğunuzun arkadaşlarıyla neler konuştuğunu merak ediyor musunuz? Çocuğunuzla arkadaş mısınız?          Bunu sorduğum her anne babanın önce tepkiyle karşılayıp, “Bilm
ÇOCUK EĞİTİMİ Geçenlerde öğrenci velisi bir hanımefendi bana gelerek lise birinci sınıfa giden kızının sözünü dinlemediği, hırçın, öfkeli ve ders çalışmadığını bu durumdan dolayı oldukça rahatsız olduğunu dile getirdi. Annesi hocam kızsam da, dövsem de kâr etmedi beni dinlemiyor diyordu. Babasının ne iş yaptığını sordum bir lokantada işçi olarak çalıştığını sabah işe erken gidip çocuklar yattığında ancak eve geldiğini hafta içi çocuklarla ilgilenemediğini ancak vakit bulabilirse hafta sonu biraz zaman ayırabildiğini kendisinin de sürekli çocuklarla ilgilenmekten ve onlara bağırıp çağırmaktan dolayı psikolojisinin bozulduğunu antidepresan kullandığından bahsetti. Çocukla yaptığım görüşmelerde çocuğunda 8.sınıf ta ve 9. Sınıfta psikiyatra gittiğini ve dikkat eksikliği ile ilgili ilaç kullandığından bahsetti. Bu ve buna benzer durumlarla sürekli karşılaşmaktayım.Çocuk eğitiminin özveri istediğini üstelik çocuğun ergenlik dönemi içerisinde bulunduğunu söyledikten sonra aşagıda yazdığım hi
ÇOCUĞUNUZUN KENDİ ÖZGÜVENİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILACAKLAR 1- ONA SIK SIK SÖZ HAKKI VERİN 2- KENDİNİ VE DUYGULARINI ''NE DÜŞÜNÜYORSUN , NASIL HİSSEDİYORSUN'' GİBİ SÖZLERLE ANLAMAYA ÇALIŞIN 3- O KONUŞURKEN ONUN YÜZÜNE BAKIN VE CİDDİYE ALINDIĞINI HİSSETTİRİN 4- ONUN FİKİRLERİNE DEĞER VERDİĞİNİZİ HİSSETTİRİN 5- ONUN OLUMLU DAVRANIŞLARINI KESİNLİKLE TAKDİR EDİN 6- YAŞINA UYGUN GÖREVLER VERİN 7- VERİLEN GÖREVLERDEN SONRA BAŞARISINI TAKDİR EDİN 8- ONUN İÇİN ZAMAN AYIRIN 9- ONUN İLE DEĞİŞİK KONULARDA SOHBET ETME ORTAMI OLUŞTURUN 10- ONUN KORKU VE ENDİŞELERİNE SAYGI DUYUN 11- AŞIRI ELEŞTİRİCİ OLMAKTAN VE YARGILAYICI DAVRANMAKTAN KAÇININ 12- HATALI DAVRANIŞLARINI KONUŞARAK UYARIN VE ONA DOĞRU OLANI ANLATIN 13- BAŞKALARI YANINDA ONU KÜÇÜK DÜŞÜRMEYİN 14- ONUN BAŞARISIZLIKLARINI BÜYÜTMEYİN 15- BAŞKALARI İLE ONU KIYASLAMAYIN 16- KABİLİYETLERİNİ FARKEDİN VE TEŞVİK EDİN 17- ONU SOSYAL ORTAMLARDA BULUNMAYA CESARETLENDİRİN 18- TOPLULUK İÇERİSİNDE SÖZ ALMASINI TEŞVİK EDİN
Resim
ÇOCUĞUN CEZALANDIRILMA ŞEKLİ NASIL OLMALIDIR ?           Çocuklarına güzel bir şekilde eğitim vermek ,onları hayata hazırlamak ve onları iyi yönlendirebilmek her anne babanın temel hedeflerinden bazılarıdır. Devam eden hayat içerisinde çocukların gerektiği şekilde iyi özellikler kazanması , bazı yönlendirmeleri gerektirmektedir. Anne babanın her davranışının , yorumunun olaylar karşısındaki tavrının ve tepkisinin çocuk üzerinde bir etkisi vardır. Anne baba - çocuk arasındaki etkileşim devam eden çok önemli bir süreçtir. Ve bu etkileşimin kalitesi neredeyse çocuğun bütün hayatını etkiler. 6 aylık bir çocuk bile iyi bir şey yaptığında anne babanın göz teması ile onu desteklemesi veya kaşlarını çatarak istemediğini belli etmesi bir ödül-ceza şeklidir. Aslında günlük akip giden hayat içerisinde anne babalar farkında olmadan çocuklarını ödüllendirmekte veya cezalandırmaktadırlar.  Bazı durumlarda ise çocuklar hatalı ve yanlış bir şey yaptığı ve en önemlisi bunu tekrarladığı zaman anne ba
BAHAR TEMİZLİĞİ Yazmayan kalemleri.... Sayfası bitmiş defterleri. Kulpu kırık fincanları. 'Zayıflayınca giyerim' kotunu. Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri. Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o sandalyeyi. Dibi kararmış tencereyi. Taşındığınız hangi evden kaldığı hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları. Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı. Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini (kaset mi kaldı allah aşkına) Atın. Ohh bir ferahlayın bakalım. Tamam mı? Şimdi ihtimalleri atın. 'Olacaktı, son anda olmadı'ları atın, olmamış işte. Takılıp kaldığınız o günü. Düşünüp durduğunuz o lafı. Atın. Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü. Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o 'olayı' Atın. O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini Kestiğiniz eski gazete küpürünü İçinizi kemiren
Uzman Psikolojik Danışman-Aile Eğitimi Uzmanı Sait ÖZDEMİR KONFERANS VE SEMİNERLERİ AİLELERE YÖNELİK SEMİNER VE KONFERANSLAR •           1.Aile İçi İletişim •           2. Çocuğun Başarısında Anne ve Babanın Rolü Görevi •           3.Çocuk Eğitiminde Hatalar •           4.Anne ve Babaların Çocuk Eğitiminde Yaşadığı Problemler ve Çözüm Önerileri •           5.Kitle İletişim Araçlarının Televizyon-İnternet Cep Telefonunun Aile İçi İletişime Etkileri •           6.Başarıya Götüren Aile •           7.Mutlu Aile Mutlu Toplum •           8.Çocuk Yetiştirme Yöntemleri •           9.Etkili Ana Baba Olmak •           10. Hz Peygamberin (sav) Ailesinde İletişim ÖĞRETMEN VE İDARECİLERE YÖNELİK SEMİNER VE KONFERANSLAR •           1.Sınıf Yönetimi ve Disiplin  •           2.Öğretmenin Sınırı Yok •           3.Ergenlik Dönemi Hoca Talebe Münasebetleri   •           4.Toplantı ve Zaman Yönetimi    •           5.Sınıf Yönetimi Hoca Talebe Münasebetleri •       
SEVGİ BAHÇESİNDE GÜL YETİŞTİRMEK… Geleceğimiz, ciğerparemiz, biricik gönül çiçeklerimiz olan çocuklarımız aslında bizim en güzel aynamızdır. Sevgimizi, nefretimizi, ihmalimizi, eksiklik ve kusurlarımızı seyredebileceğimiz mükemmel bir ayna.Açıkçası boy aynamız gibidir. Daha anne karnında annesinin duyguları ile yoğrularak ilk duygusal deneyimlerini yaşayan çocuk, kendisine verilen karşılıksız sevgiyi, güzel ahlâka dönüştürecek enerjiyi biriktirmeye başlayacaktır.  Çocuğun doğumunu izleyen aylardan itibaren ona duyduğumuz sevgiyi en açık biçimde göstermek, disipline aykırı bir durum değildir; aksine çocuğun her şartta anne ve babası tarafından sevileceğini bilmesi, ona sağlıklı bir özdenetimin ilk gereğini kazandırır. Bu, çocuğunuzun kendine güven duyması, kendisiyle barışık bir kişiliğe sahip olmasıdır. Örnek verecek olursak; otoriter ailelerin çocukları, kurallar ve sorgusuz itaat çemberi içinde sevildiklerini yeterince hissedemediklerinden, kendilerine yöneltilen her türlü kıs