Kayıtlar

Ocak, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gönüller Sultanı Hz. Muhammed (sav) Âlemlerin Eğitimcisi

 Gönüller Sultanı Hz. Muhammed (sav) Âlemlerin Eğitimcisi Gönüller Sultanı (sav) Fil Senesi’nde doğdu, kırk yaşında peygamberlik tacını giydi, kendisine kitap verildi; okudu, okuttu, öğretti. Öğretmen olarak gönderildi. İlimle cehalet devirini kapattı, saadet çağını açtı. Vahyolunan kitabı ezberledi, yaşadı, anlattı ve emirlerinin yaşanması için yaşadı. O kitap müminlere doğru yolu gösterir, iman edip güzel ameller işleyenleri müminlere cenneti ve Allah’a kavuşmayı müjdeler. Hidayetin, saadetin, doğruluğun, değişimin kaynağı kitap. Allah onunla ölü kalpleri diriltti, ölü ruhlara hayat verdi, karanlık zihinleri aydınlattı. Kur’an baştan sona nurdur, hidayettir, zikirdir, şifadır; iman edenlerin kalbini nurlandırır. Bütün ömrünü Kur’an hakikatlerini anlatmaya adadı, bütün ömrünü Kur’an yolunda geçirdi. Güllerin Efendisi (sav) insanlığa Allah’a ulaştıran yolu gösterdi; şefkati, merhameti, acımayı öğretti. Öfke, kin, nefret yollarını kapattı. O ki âlemlere rahmet o

EVLİLİĞİN BİZDEN ÇEKTİKLERİ

EVLİLİĞİN BİZDEN ÇEKTİKLERİ     “Türk Milleti’nin elinden aileyi çekip alırsanız, geriye pek birşey kalmaz” diyor, Batılı bir düşünür. En kirli ve sinsi oyunların ailelerimiz üzerine oynanması  da bu yüzden olsa gerek. Medyanın tesirinde kalan gençler, “Ben de böyle bir yaşantı istiyorum, yemek yapmam, temizlik yapmam, ütüyü sevmem diye sonu gelmeyen, nefis arzularını sıralamaya başlıyor. Çünkü , gerçekleşmesi mümkün görünmeyen, ütopya tarzı evlilik hayali kurmaya başlıyor. Evlilik hayatı, balayı süreciyle karıştırılıp, evliliğin tüm sürecinin aynı geçmesi yönünde beklenti içine giriliyor. Gerçeklerle yüzleşince de çocukların oyunda mızıkçılık yapıp, “O zaman ben de oynamıyorum” demesi gibi, çiftler de “O zaman boşanalım” demeye başlıyor.    Bu kadar önem arzetmesine rağmen, evlilikler neden çıkmaza giriyor? Boşanma oranları her geçen gün, ürkütmeye devam ederken, neden bu durumun tedbiri alınmıyor? En basit bir örnekle, ehliyet alırken bile haftalarca kursa gidip, maddi-manevi em

Herkes işini daha iyi yapabilir

Herkes işini daha iyi yapabilir. İşini iyi yapan ve kaliteyi artıran insan önce kendisini tebrik eder ve mutlu olur; sonra da çevresi onu takdir eder, ödüllendirir. İşini kaliteli yapmak insanının mutluluğunu artırır. Başarının kıskançlık, çekememe gibi yan etkileri de olur ama verdiği mutlulukla kıyaslanırsa yan etkilerinin önemsizliği kendiliğinden anlaşılır. Allah insanı donanımlı, zeki ve kabiliyetli yaratmış. Organlarını kullanmak, yeteneklerini geliştirmek, öğrenmek, bilgisini ve bilgeliğini artırmak insanı memnun eder. Yetenek geliştirmenin en kestirme yolu çalışmaktır. En büyük keramet çalışmaktır , buyurur Hacı Bektaş Veli. Kurumda kaliteyi artırmak için her şeyden önce yaptığımız işin verimlilik kriterlerini belirlemek gerekir. Sonra da bu kriterlere göre işi ne kadar verimli yaptığımızı tespit etmeli. Üçüncü safhada kaliteyi artırmak için yüksek hedefler belirlemeli. Veriler geldikçe de hedefleri tutturup tutturmadığımızı değerlendirmeli. Verimliliği artıran

Ey Rabbimiz!

Ey Rabbimiz! Bizi birbirinden güzel evlatlarla sevindirdin nimetlendirdin şefkatin en tatlısı ile tanıştırdın; Sana sonsuz hamd-ü senalar olsun.   Onların emanet olduğunu, asıl sahiplerinin sen olduğunu bize unutturma. Onları önce ve daima Senin kulun oldukları bilinci ile yaşat.   Sana asi olmaktan onları yine Sen koru Allah'ım. Emir ve yasaklarına gönüllerinde hiç bir sıkıntı duymadan tabi olmaya onları muvaffak et.   Senin emirlerini herşeyin üzerinde tutacak bir iman ve teslimiyet ver. Allah'ım yavrularımızı Kur'an'ı, Senin razı olacağın şekilde okuyan anlayan yaşayan kullarından eyle.   Kur'an'ı hayatlarının merkezine almayı,hayatlarının her aşamasında onu rehber edinmelerini,Kur'an'a hizmet etmeyi nasip et. Ey yerlerin ve göklerin Rabbi! yavrularımızı imanla yaşat imanla öldür.   Hayatı onlar hakkında seni arayıp bulmanın vasıtası, ölümü rahmetine kavuşmanın basamağı

Herkes başarılı ve mutlu olmak ister

Herkes başarılı ve mutlu olmak ister. Yalnız herkes doğru adımlar atmaz. Bu sebeple başarılı ve mutlu olamaz. Başarılı ve mutlu olmak için doğru bir yol haritası takip etmeliyiz. 1. Allah’a inanmalı, kitabını okumalı ve ona uymalıyız. Bir iğne ustasız, bir kitap yazarsız, bir resim ressamsız olmaz. İnsanı ve kainatı yaratan bir Allah var, ona inanmalı ve verdiği nimetleri hatırlamalı, ona şükretmeliyiz. 2. Şükür ve namaza devam etmeliyiz. Hepiniz milyonersiniz. Beyninizi kaça satarsınız, der Daniele Carnegie. Beyin, kalp, göz, el, ayak… Organlarımıza paha biçilemez. Onları bize veren Allah, şükür istiyor. 24 saat ömrün en az bir saatini namaza ayırmalı, ona şükretmeliyiz ki cenneti de hak edelim. 3. Hedef belirlemeliyiz. Hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgar yardım etmez. İnsan 10 sene, 20 sene sonra nerede olacağını hayal etmeli, hedefler koymalı ve ona göre çalışmalı. 4. Plan yapmalı ve asla vazgeçmemeliyiz. Zaman kıymetli. Onu verimli kullanmalıyız. Bunun için bir plan ya
EŞEKLİ KÜTÜPHANECİ                  Bu hikayeyi daha önce  okumuştum. Hikâyenin tam metnini "Karanlığı Aydınlatan Işık" dergisinde görünce    Eşekli kütüphaneci Mustafa amca hikayesini birde sizlerle paylaşmak istedim.                  Mustafa Güzelgöz, 1921 yılında Ürgüp’te doğar. İlk ve orta öğrenimini Ürgüp’te bitirir. Askerlik hizmetini tamamladıktan sonra, İstanbul’a gitmeyi hedefler ama ailesi, onun Ürgüp’te kalmasını ister. Ürgüp’ün o zamanki kaymakamı Fahri Çıvgın’ın teklifiyle 1944 yılının Temmuz ayında 40 lira aylıkla Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne memur olarak atanır. Öncelikle, kendisinden önce çalışanlar tarafından   “bu basma ve yazma kitaplar okunmaz ”   diye bir binanın rutubetli odasına atılan 2300 adet yazmayı depodan çıkarır. bütün yazmaları, cüzleri tek tek güneşe çıkartarak kurutur, tek odalı bir kütüphaneye bunları yerleştirerek gelecek kuşaklara hazırlar.         Güzelgöz, başta Ürgüp Kaymakamı olmak üzere birçok memurla birlikte bir köye adın
DÜNYADA YAŞANAN 7 MİLYAR İNSANIN  KALBİNİN  ARABALARDAKİ GAZ FREN PEDALLARI GİBİ GÖREV YAPAN  SİNİRLER TARAFINDAN KONTROL EDİLDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ. PEKİ BU PEDALLAR NASIL İŞLEMEKTEDİR. HIZLANMA VE YAVAŞLAMA KARARI KİM TARAFINDAN ALINMAKTADIR.  Çok basamaklı bir merdiveni hızlı bir şekilde çıktığınızda ya da heyecanlandığında kalp atışlarınızın hızlandığını, daha sonra kalbin tekrar eski ritmine döndüğünü her insan hissedebilir.  Ancak bunun aslında ne kadar büyük bir mucize olduğu genellikle düşünülmez. Kalp atışlarının hızı vücudun içine yerleştirilmiş, bir bilgisaray sistemine benzeyen mükemmel bir yapı tarafından düzenlenir.  Kalp atışları hızlandığında  vücuda yeterli oksijen sağlanamazsa, hücreler elektriksel dengelerini kaybederler ve bunun sonucunda hızlı ve düzensiz atmaya başlarlar. Bu nedenle kalbin düzenli bir ritimde, sürekli atması son derece önemlidir. Bu işlemi sabit hızla yol alan bir arabanın çalışmasına benzetebiliriz. Ancak belirli durumlarda kalbin temposunun
ANNE BABA EĞİTİMİ Mİ YOKSA ÇOCUK EĞİTİMİ Mİ? Yıllardır Ana baba Eğitimleri veriyorum. Seminer ve konferanslarımda her zaman şu soruları duyuyorum hocam biz bu çocuklara nasıl davranacağımızı şaşırdık.  Hocam bizlerde çocuk olduk ama bunlar gibi anne ve babalarımıza karşı gelmedik onların bir dediğini iki etmedik. Şimdiki çocuklar böylemi siz bir söylüyorsunuz onlar iki siz kızmıyorsunuz onlar size kızıyor. Anne ve babalığın bir okulu yok mu gidip eğitim alalım. Ben de onlara aşağıdaki soruları yöneltiyorum; Çocuğunuz öfkeyle karşınıza dikiliyor ve size meydan okuyor mu? Onun nereye gittiğini bilmiyor, meraktan çatlıyorsunuz ve gelince de size hiçbir şey söylemek istemiyor mu? Evde hiçbir şey yapmak zorunda olmadığını, doğmayı kendisinin istemediğini ve bu sebepten sizin ona bakmakla yükümlü olduğunuzu söylüyor mu? İnanç ve değerleriniz çocuğunuzun inanç ve değerleriyle çatışıyor mu? İsteklerini yerine getirmediğinizden şikâyet ediyor mu? Bu soruların hepsine "
HAYIRLI CUMALAR… Konsun yine pervazlara güvercinler, hu hu lara karışsın aminler,mübarek akşamdır, gelin ey Fatihalar, Yasinler.... Cenab-ı Allah varlı ğ ını ve birli ğ ini insanlara duyurmak için zaman zaman peygamberler göndermi ş tir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberlerin sonuncusudur. Bütün peygamberler onu müjdeledi, bütün semavi kitaplar ondan söz ettiler. Peygamberimiz inançsızlı ğ ın, ahlaksızlı ğ ın, zulmün ve cehaletin insanlı ğ ı kap ladı ğ ı bir zamanda, bir hidayet me ş alesi olarak dünya ya geldi. Bu te ş rifiyle bütün kâinat huzur ve mutlulu ğ a kavu ş tu . Resul-i Kibriyası'nın nurunu kendi nurundan yaratan ve bütün âlemleri onun yüzü suyu hürmetine vücuda getiren, bir damla suya peri gibi güzellik bahşeden, denizlerde inciyi, kuru dallar üzerinde kırmızı gülleri yaratan, her canlının rızkını veren ve herkesin hamur teknesine kerem selini akıtan Allah'ın şanı ne yücedir. O'na, yağmur damlalarının, denizlerdeki katrelerin, çöllerdeki kuml

ŞEYH AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ

ŞEYH AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ Şeyh Muhammed Akşemseddîn (k.s.) hazretlerinin nesebi Silsile-i Sâdât’ın üçüncü halkası Kasım bin Muhammed vasıtasıyla ilk halîfe Hazret-i Ebûbekir’e erişir. Hazret-i Ebûbekr-i Sıddîk’ın dört evlâdı vardı: Nasrullah, Abdurrahman, Ca’fer, Muhammed (r.a.). Nasrullâh, Celâleddîn-i Rûmî’nin büyük dedesidir. Abdurrahman, Şakîk-i Belhî’nin (k.s.) büyük dedesidir. Ca’fer şehîd olup evlâdı kalmadı. Muhammed, Şihâbüddîn Sühreverdî’nin büyük dedesidir. Akşemseddîn hazretleri de Şeyh Şihâbüddîn neslindendir. 792/1389 tarihinde Şam’da doğdu. Akşemseddin hazretleri, Hacı Bayrâm-ı Velî hazretlerine intisâb etti ve onun halîfesi oldu. Göynük’e yerleşti. Tıb ilminde mâhir olup hastalıklara hangi bitkilerin ilaç olduğunu bilirdi. Hastalıkların gözle görülmeyecek kadar ufak canlı tohumlar (mikroplar) ile yayıldığından ilk olarak bahseden odur. Tıbdaki şöhreti o dereceye vardı ki birkaç defa Edirne sarayına çağrıldı. Fâtih’in hocalığını yaptı, İstanbul’un fethinde bulund

HAREMEYN HİZMETİNİN YAVUZ SULTAN SELİM'E VERİLMESİ

HAREMEYN HİZMETİNİN YAVUZ SULTAN SELİM'E VERİLMESİ Sultan Selim Han'ın nedimi Hasan Can anlatıyor: Bir gece Sultan Selim Han'a rüyasında "Kullarından birisi rüya gördü." demişler. Sabah namazdan sonra, mübarek hizmetlerini görmeye gittim. "Bu gece görünmedin? Ne iş yaptın" dediklerinde: Bu gece sabaha kadar uyuyakalmışım, hizmetinizden mahrum kaldım, diyerek özürler diledim. "Ne rüya gördün" diye buyurdular. Bir rüya görmedim, dedim. Biraz sonra, kapı ağasına bir iş için beni gönderdiler. Hasan Ağa hayretler içinde ve gözlerinden yaş akmakta idi. "Ağa hazretleri, hayırdır, ne oldu?" dedim. Hasan Ağa: "Bu gece rüyamda bu eşikte oturduğumuz kapının azıcık açıldığını gördüm. Dışarısı görünecek kadar, amma adam sığmaz. Bir baktım dışarısı ipek elbiseler içinde nurani kimseler ile dolmuş, elleri bayraklı, baştanbaşa silahlı olduklarını gördüm. Kapıya yakın nurani dört kimse durmakta idi. Ellerinde birer sancak vardı. K

SEN BİZİ KİM İLE BİLİRDİN!

SEN BİZİ KİM İLE BİLİRDİN! Yavuz Sultan Selim Han, ölüm döşeğinde iken, daima başında duran ve zaman zaman Padişah'ı kucağına alıp yatağında doğrultan Hasan Can, yine Padişah'ın başucunda duruyordu Padişah bir ara gözlerini açıp : Bu zaman ne zamandır, Hasan Can? diye sordu. Padişah'ın ölmek üzere olduğunu gören Hasan Can: Allah ile olacak zamandır, şevketlü Hünkârım, dedi. Şanlı Padişah son söz olarak şöyle cevap verdi:. «Sen bizi şimdiye kadar kiminle bilirdin Hasan Can», dedi ve: «Hasan Can Yasîn-i Şerif oku.» diye ilâve etti. Hasan Can Yasîn-i Şerifi okumaya başladı. Son âyetini bitirdiği zaman Yavuz Sultan Selim de ruhunu teslim etmişti. Fazilet Takvimi Yavuz Sultan Selim Han hazretlerinin istanbul Fatih çarşamba Yavuz Sultan Selim Camii bahçesinde ki türbe-i Şerifleri