ESKİDEN ÇOK ESKİDEN…… Çocuklar doğduğunda telefon başvurusu yapılırdı. ( Telefon sırası 8-10 yılda gelirdi. ) - 1970-80 - Telefonun ve radyonun üzerine dantel örtü konurdu. - 1960 - Gazocağı ve tel dolabımız vardı. Annem, tıkanan gazocağını, ucunda tel olan bir aletle açmaya çalışırken habire söylenirdi. - 1955 - Banyoda tuhaf bir soba vardı ve tuhaf bir yakacakla ısıtılırdı. - 1950- 60 - Banyomuz kurnalıydı, hamam tasımız vardı. - 1950 - Plastikleri çıkmadan önce tuvalette takunya bulunur ve herkesin ayağına olması için en büyük numara seçilirdi. - 1950- 70 - Okul kapısında ayva, şam tatlısı macun şeker, susamlı şeker, pamuk helva, kestane satılırdı. 5 kuruşa ince bir dilim şam tatlısı alırdık. 1950-55 - İlkokulda ABD yardımı sandviçler ve balıkyağı hapları dağıtılırdı. - Renkli patiskadan dikilme beli lastikli külotlarımız vardı. Artık yünlerden örülen fanilalara, nazardan korunmamız için muska takarlardı! - 1945- 50-55 - Okul açılacağı z
Kayıtlar
Nisan, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
ÖĞRETMENLERİN ÖLÇME VE DEĞERLENDİRMEYE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ Eğitimde planlama, belirli eğitim amaçlarına ve program hedeflerine ulaşmak için öğretim etkinliklerinden hangilerinin seçileceğini, bunların öğrencilere niçin ve nasıl yaptırılacağını, ne gibi yardımcı ve tamamlayıcı kaynak ve araçların kullanılacağını, elde edilen başarının nasıl değerlendirileceğini önceden tasarlayıp kâğıt üzerinde saptamaktır (Demirel 2002). Bu tanıma göre eğitimde planlamanın dört temel öğesi olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar, öğrenciye kazandırılması düşünülen özellikler, içerik, eğitim durumu ve değerlendirmedir. Geleneksel yöntemlerde öğrenci başarısının değerlendirilmesi, genellikle öğretim sürecinden ayrı ve daha çok ürüne ağırlık verecek bir şekilde ele alınmakta; bu amaçla daha çok seçmeli ve kısa cevaplı testlerle, yazılı ve sözlü yoklamalara önem verilmektedir. Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında ölçme ve değerlendirme, öğretim sürecinin bir parçasıdır ve sadece öğrenmenin başında ve sonund
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
GELECEGİN SENİN ELLERİNDE Yaşamınızın kalitesini karşılaştığınız olaylar değil, olaylara gösterdiğiniz tepkiler belirler. Psikoterapide bir söz vardır;” Ne düşünüyorsanız onu hissedersiniz ” .Bugünlerde bu söze fena halde takıldım galiba öğrencilerle görüşmelerimde, bir problemin çözümünde hep aklımda bu ifadeler canlanıyor. İyi de işimi yarıyor doğrusu. Çoğu çözümsüz problemi bu düşünce kalıbı içinde daha kolay çözüme kavuşturmanın sevincini yaşıyorum. Günümüzde her insanın sahip olduğu dört enerji kaynağı vardır. Bu enerji kaynakları bizleri besleyen güçlendiren tabiri caizse bize gaz veren kaynaklardır. Bu kaynaklar bedeni, zihni, duygusal ve manevi kaynaklardır. Hayatımızın olmasa olmazlarıdır. Bu enerji kaynaklarından her biri kendi başına büyük bir önem taşır. Ancak hiçbiri tek başına yeterli değildir. Bunu dört tekerleğe sahip bir araba gibi hayal edin arabanın teker
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
SEVGİ BAHÇESİNDE GÜL YETİŞTİRMEK… Geleceğimiz, ciğerparemiz, biricik gönül çiçeklerimiz olan çocuklarımız aslında bizim en güzel aynamızdır. Sevgimizi, nefretimizi, ihmalimizi, eksiklik ve kusurlarımızı seyredebileceğimiz mükemmel bir ayna.Açıkçası boy aynamız gibidir. Daha anne karnında annesinin duyguları ile yoğrularak ilk duygusal deneyimlerini yaşayan çocuk, kendisine verilen karşılıksız sevgiyi, güzel ahlâka dönüştürecek enerjiyi biriktirmeye başlayacaktır. Çocuğun doğumunu izleyen aylardan itibaren ona duyduğumuz sevgiyi en açık biçimde göstermek, disipline aykırı bir durum değildir; aksine çocuğun her şartta anne ve babası tarafından sevileceğini bilmesi, ona sağlıklı bir özdenetimin ilk gereğini kazandırır. Bu, çocuğunuzun kendine güven duyması, kendisiyle barışık bir kişiliğe sahip olmasıdır. Örnek verecek olursak; otoriter ailelerin çocukları, kurallar ve sorgusuz itaat çemberi içinde sevildiklerini yeterince hissedemediklerinden, kendilerine yöneltilen her türlü kıs