Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
                                                           VAKTİNİZİ NASIL GEÇİRİYORSUNUZ.   Zarif nazik ve kibar bir beyefendiye sormuşlar: ” Vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?” O zat bu soruya karşılık şöyle bir cevap vermiş: ”Dünya meşgaleleriyle imar-ı vakt ve itlaf-ı ömr ediyorum!”demiş. Yani günümüz deyimiyle   vaktimi lüzumsuz gereksiz işlerle geçirdiğim gibi,ömrümü de kendi ellerimle   telef ediyorum boşa harcıyorum demiş. Kendi kendimize soralım bize verilen zamanı ve ömrü nerede nasıl bir şekilde geçiriyoruz acaba?. Amacsız bir şekilde   tv karşısında kanal kanal doşaşıp harap bitap mı düşüyoruz? Yoksa cep telefonu veya bilgisayar ekranı karşısında saatlerce amaçsız bir şekilde arkadaşlarla sohbet edip oyun oynayarak mı zaman geçiriyoruz? Zamanın birinde bir memlekette, kabiliyete ve yeteneğe çok önem veren bir padişah varmış. Öyle ki, herkesten çok farklı bir özelliğe sahip, kabiliyeti olan herkes, padişahın huzuruna çıkar, bu yeteneğini ortaya koyar ve hediye
  Zorluklar hayatın vazgeçilmez gerçekleridir.   Eckhart"ın; “İnsanı olgunluğa götüren en hızlı at ıstıraptır”   Balzac"ise ;“Her ıstırabın öğrettiği bir şey vardır”   ifadesini   kullanır.   Sabır nedi r? Tahammül etmek, Zorluklara karşı dayanmak, belâ ve musibetler anında şikâyetçi olmamak gibi anlamlara gelir.. Dini anlamda Sabır ise; Allah (c. c.)’tan gelen, belâ ve musibetlere karşı isyan etmeden şükür ve rıza ile karşılayabilmektir. Sabır’ Kendine hâkim olmadır. Acıya katlanmak, o acıyı geçirmek için dayanmak ve karşı koymak da sabırdır ki, bu her türlü rahatlamanın ve başarının yoludur. Türlü musibetler¸ çeşitli zamanlarda başımıza gelmektedir. Ne yazık ki;bu musibetlere karşı pek çoğumuz sabrederek dik bir duruş sergileyemiyoruz. Bir felakete veya belaya uğrayan kişinin   telaş ve feryat etmeden, her şeyin Cenâbı Allah’tan geldiğinin bilinci ile, bu sıkıntıya sonuna kadar tahammül gösterebilmesi gerekir.   Rabbimiz Kalem Sûresi 48. ayette: “Rabbin’in hükü
  SAGLIKLI AİLE MODELİ Aile içindeki iletişimi olumsuz yönde etkileyen bir diğer husus; dürüstlükten uzaklaşarak baskıcı ve dayatmacı tutum sergilemektir. İletişim sırasında bireye sürekli zorlayıcı ve dayatmacı komutlar vermek aile içinde de bireyleri birbirlerine karşı uzaklaştırmakla birlikte birbirlerini anlamalarını da zorlaştırmaktadır. Aynı zamanda aile bireylerinin birbirine ilgisiz davranması sağlıklı iletişimi engellemektedir. Bununla birlikte aile üyelerinin küs olması ve hatta bireylerin birbirlerini cezalandırmak için tutumlar sergilemeleri aile içinde sağlıklı iletişimi engellemektedir . Aile içerisinde iletişim bazı olumsuz durumlardan, bireylerin iletişim içerisinde yanlış tutum ve davranışlarından dolayı olumsuz etkilenebilmektedir. Bu hususların başında aile bireylerin birbirlerine saygı göstermesi gelmektedir. Aile içinde saygı kavramının esas alınması ve gerek anne-baba gerekse çocuk ve ebeveynler arasındaki ilişkiler daha sağlıklı ve anlaşılır hale gelmektedir.
  EYLÜL AYI YENİDEN BİR DOĞUŞTUR. Eylül aslında   bir şeylerin bitişi ve yeni birşeylerin   başlangıcıdır Eylül ayı geldiğinde ayrı bir   hüzün kaplar insanı. Tabiat   bir başka bahara kadar vedaya hazırlanır. Sarının, kızılın her tonu sarar her yeri. Yapraklar rüzgarların peşi sıra koşturup durur. Eylül hüzünlerin ve ayrılıkların ayıdır. Tabiatın farklı bir yüzünü görmeye başlarız.Bu farklı yüz bize başlangıçların bir sonu olduğunu, hayatın ve ölümün iç içe olduğunu hatırlatır. Yeniden doğuşa hazırlanmak için tüm hüzünlerimizi, kırgınlıklarımızı, kızgınlıklarımızı rüzgara bırakma zamanının geldiğini de hatırlatır bizlere. Aynı zamanda hayatta kalabilmek için zamanın   tüm şartlarına   rağmen direnebilmeyi ve hayata tutunmak ve yeniden doğmak için fazlalıkları atmayı. Şimdi tüm yapraklarımızı döküp, ruhumuzu yağmurlarla yıkama zamanı. Eylülü sadece hüzün olarak adlandırmakda eylülün ruhuna yapılan bir haksızlıktırtır. Hani    diyor ya;   Şair Ümit Yaşar Oğuzcan,
  DOST BİRİKTİRMEK. “Rüzgarın yerlere saçtığı yapraklar gibidir insan kuşakları ” Homeros’un İlyada adlı eserinde. Yapraklar gibidir çocukların da; yapraklar gibidir sana coşkuyla övgüler yağdıran, ya da seni lanetleyen ya da gizli gizli kınayan yahut alaya alan insanlar da; yapraklar gibidir. Sen göçüp gittikten sonra seni anlatacak olanlar. Onların tümü ilkbaharda doğarlar, sonra rüzgar gelir, yere savurur onları, sonra orman yenilerini üretir yerlerine . Kısa ömür her şeyin ortak yazgısıdır, ama öyleyken sen her şeyden kaçıyorsun ya da her şeyin ardından gidiyorsun, sonsuza dek varlığını sürdürecekmiş gib i. Oysa bir süre sonra gözlerini yumacaksın. Çok geçmeden mezara dek seni izleyen birisi ağlayacak arkandan, belki başkaları da… Ne güzel anlatmış Homeros şu kısa ömrümüzü ve arkada bıraktıklarımızı. Hani ne diyordu Hz Mevlana “ Kamil odur ki, koya dünyada eser; eseri olmayanın yerinde yeller eser .” Her şey geçici yani. Dün seninle birlikte olanların hiçbirisi  
  BİR GÜL İÇİN DİKENLERE KATLANMAK. Bir bahçıvan elinde dikenli bir gül fidanını   toprağa dikmektedir. Oradan geçmekte olan adamın biri bunu görür ve o kişiye ne yaptığını sorar. Bahçıvan da “ gül diktiğini ” söyler. Güllerin yetiştiği ağacın başlangıçta nasıl bir şey olduğunu bilmeyen bu   kişi “ Ne gül ağacı! Sen resmen diken dikiyor ve bir de boş yere o dikenlere su veriyorsun. Hiç akıllı bir adam diken dalını dikip onları sulamak gibi boş bir işle uğraşır mı?” diye alay eder. Buna karşılık bahçıvan “ Gül ağaçlarının başlangıçta bir diken dalı olduğunu, bunu toprağa dikerek ve düzenli bir şekilde sulamak ve bakımını   yapmak suretiyle güller açacağını, bunun bir sabır işi olduğunu ” söyler. Gördüğünden başkasına inanmak istemeyen   adam ise “ bunca dikene su vermenin saçma bir iş olduğu konusunda ” ısrar eder .   Yapılan işin boş   bir çaba olduğunu   boş yere emek verdiğini söyler. Ama bahçıvanın cevabı hayli dokunaklı ve hikmetlidir: “ Eğer sonunda bir tek   gül bil
  Hayalin şekillendirdiği hiçbir şey yoktur ki, mermerde ifadesini bulmasın? Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni; 6 Mart 1475 ve 18 Şubat 1564 tarihleri arasında yaşamış, İtalyan kökenli, dünyaca ünlü ressamdır .  Şöyle diyor  Michael Angelo: ”Hayalin şekillendirdiği hiçbir şey yoktur ki, mermerde ifadesini bulmasın ”der. Günlük hayatta başarılı olmuş zirveye ulaşmış insanların izledikleri stratejilere baktığımızda hepsinde gözlemlediğimiz ortak bir takım özelliklerin olduğunu görebiliriz. Bu özelliklerin en önemlileri, olmazsa olmazları;  şaşmaz bir sabır, durmadan dinlenmeden çalışma azmi, belirlediği plan doğrultusunda sağdan soldan gelen moral bozucu seslere aldırış etmemek, koyduğu kurallara sıkı sıkıya uymak  olduğunu görebiliriz. Dünya tarihinin en önemli bilim insanlarından birisi kabul edilen İngiliz kökenli Isaac  Newton ’a buluşlarını nasıl gerçekleştirdiği sorulduğunda, ” daima sabrederek ve düşünerek konuyu her zaman göz önünde tutarım. Sonra da şafağın yavaş yavaş