SAGLIKLI AİLE MODELİ
Aile içindeki iletişimi olumsuz yönde etkileyen bir diğer
husus; dürüstlükten uzaklaşarak baskıcı ve dayatmacı tutum sergilemektir.
İletişim sırasında bireye sürekli zorlayıcı ve dayatmacı komutlar vermek aile
içinde de bireyleri birbirlerine karşı uzaklaştırmakla birlikte birbirlerini
anlamalarını da zorlaştırmaktadır. Aynı
zamanda aile bireylerinin birbirine ilgisiz davranması sağlıklı iletişimi
engellemektedir. Bununla birlikte aile üyelerinin küs olması ve hatta
bireylerin birbirlerini cezalandırmak için tutumlar sergilemeleri aile içinde
sağlıklı iletişimi engellemektedir.
Aile içerisinde iletişim bazı olumsuz durumlardan,
bireylerin iletişim içerisinde yanlış tutum ve davranışlarından dolayı olumsuz
etkilenebilmektedir. Bu hususların başında aile bireylerin birbirlerine saygı
göstermesi gelmektedir. Aile içinde
saygı kavramının esas alınması ve gerek anne-baba gerekse çocuk ve ebeveynler
arasındaki ilişkiler daha sağlıklı ve anlaşılır hale gelmektedir.
Aile içinde sağlıklı iletişim kurmanın temelinde aile
bireylerinin birbirini etkin yani verimli şekilde dinlemeleri gelmektedir. Çoğu zaman aile içerisinde bireylerin
duydukları ile anladıkları farklı olmaktadır. Bu durum dinleyen kişinin
beklentileri doğrultusunda şekillenmektedir. Böylece bireyler karşısındaki
diğer aile ferdini ne kadar dinlese de duymak istediğini anladığı için
iletişimde kopukluk olacaktır ve dolayısıyla da aile içinde sağlıklı iletişim
kurulamayacaktır.
Aile içerisinde sağlıklı iletişimin ön koşulu kesinlikle ilk
olarak karşı taraftan gönderilen mesajı ön yargısız şekilde dinleyerek
gönderilmek istenen mesajı anlamaktır. Ön yargıyla birey aile ferdinin
söylediğini dinliyor gibi olsa da aslında çoktan dinlemeyi bırakmış ve
anladığını sandığı mesaja vereceği cevabı hazırlamaya başlamıştır. Bu noktada
da mesajı doğru algılayamayacağı için aile fertleri arasında sağlıklı iletişim
kurulamayacaktır.
Ailede Sağlıklı
İletişim İçin Aile Bireyleri Kararlarının Sorumluluğunu Almalı
Aile içerisinde her bireyin üzerine yüklenmiş sorumlulukları
vardır. Anne, baba ve çocuklar bu sorumlulukları yerine getirmekle birlikte;
aynı zamanda aile içerisinde sorumluluklarının ve konumunun el verdiği kadar
karar alma özgürlüğüne de sahiptir. Bu noktada eğer aile içerisinde sağlıklı
bir iletişim kurulmak isteniyorsa öncelikle aile bireylerinin aldığı kararın
sorumluluğunu da almayı öğrenmelidir.
Annenin ev düzenindeki sorumluluklarına dair aldığı
kararlar, babanın ve çocuğun yapabilecekleri doğrultusunda aldığı kararlar aynı
zamanda beraberinde sorumluluklar getirmektedir. Ancak aile içinde eğer aile bireyleri karar alırken bu kararların
sonuçlarını kabul etmez ve reddederse bu noktada aile içinde kurulan iletişim
sağlıklı olmayacaktır.
Aile İçinde Ortak
Karar Verilmeli
Bir aile için iletişimin sağlıklı, huzurun yüksek oranda
olabilmesi için o ailede demokratik ortamın olması yadsınamaz gerekliliktir. Aile içinde bir karar verilirken her bireye
mutlaka aile içindeki rolüne göre fikri sorulmalıdır. Bu demokratik ortam
bireylerin aile içinde ait olma duygusunu güçlendirecektir ve iletişimin ön
yargısız, daha anlaşılabilir olacağını sağlayacaktır.
Zorlayıcı tutumlar aile içinde bireylere olumsuz etki
yaratmaktadır. Eğer aile içinde bir karar ortak olarak değil bireysel olarak
verilip, o karara diğer aile bireylerin muhakkak uyması istenirse böyle bir
ortamda bireyler arasında sağlıklı iletişim kurulması oldukça zordur.
Aile Bireyleri
Birlikte Vakit Geçirmeli
Sağlıklı iletişimin
temel taşlarından birisi de birbirlerini tanıma, duygu ve düşüncelerini
anlamaktır. Her ne kadar aile içinde bireylerin birbirlerini tanıdıkları
düşünülse de aile fertleri birbirleriyle kaliteli vakit geçirmedikleri
takdirde; her konuda duygu ve düşüncelerini de anlamaya ve yorumlamaya fırsat
bulamayacaklardır. Bu durum iletişim sırasında ön yargıya ve dinlemeden önce
cevap hazırlamaya neden olacaktır.
Sağlıklı bir
evlilikte her kişi sorumluluk ve sınırlarının farkındadır. Mutluluğu kendi
içinde yaşayabilir. Kendisiyle barışıktır ve yalnız kalmaktan korkmaz.
Böyle özelliklere sahip iki insan¸ eksikliklerini tamamlamaktan çok¸ sevgi
ekseninde bir araya gelirler.
Sağlıklı bir evlilikte her kişi sorumluluk ve sınırlarının
farkındadır. Mutluluğu kendi içinde yaşayabilir.
Evlilikte sağlıklı iletişimin 3 temel şartı
vardır:
1- Muhataba Saygı: Bu¸ insan-insan ilişkisinin olmazsa olmaz şartıdır. Saygı duymadığınız¸
varlığını kabullenemediğiniz¸ önem ve değer vermediğiniz hiç kimseyle sağlıklı
ve başarılı bir ilişki kuramazsınız. Nedense eşler¸ kimi kritik zamanlarda¸
insanlıkta birbirlerine eş ve dinde kardeş olduklarını unutup¸ yabancılara gösterdikleri
asgarî saygıyı birbirlerine göstermekte cimri davranırlar.
2- Doğal Davranış:
Bu yol¸ yapmacık ve sentetik davranışlardan uzak durmaktan¸ muhatabınıza samimi
ve dürüst davranmaktan geçer. Samimiyetsiz ve yapmacık davrananların ilişkileri
sağlıksız ve her iki tarafı da aldatan çürük ilişkilerdir. Böylesine çürük bir
insanî ilişki üzerine¸ değil bir aile¸ sıradan bir dostluk bile bina edilemez.
3- Empati: Kısaca
"kendimizi karşımızdakinin yerine koymak"tır. Olaylara ve eşyaya bir
de onun durduğu yerden bakmayı öğrenmek¸ muhatabımızı anlamanın en kestirme ve
kesin yoludur. Mümkündür ki onun penceresinden farklı göründüğü için öyle
algılamakta ya da öyle davranmaktadır. Eşler birbirlerini suçlayıp¸ yargılayıp¸
mahkûm etmeden önce¸ mutlaka anlaşmazlık konusu olan şeye bir de karşı
pencereden bakmayı denemeli ve kendisini muhatabının yerine koymalıdır.
Dinleme ve Konuşmanın
Niteliği
Aile danışmanlarının
çoğuna göre bugünkü aile içi iletişimin en büyük problemi "diğer tarafı dinlememektir.
Eşler birbirlerini anlamak için
dinlemelidir. Yapılan bir araştırmanın sonucuna göre insanlar birbirlerinin
söylediklerini % 100 duysalar dahi¸ ancak % 65'ini dinlemektedirler. İnsanın¸ dinlediği her şeyi de anlamadığı
hesaba katılırsa¸ kişinin muhatabının söylediklerinin ne kadar azını anladığı ortaya çıkar. İyi bir dinleyici
olmak bilinçli bir çabayı gerektirir. Ayrıca eşler "tuzak kurucu
dinleme" diye tanımlanan dinlemeden de kaçınmalıdır. Yani "Konuşsun
da sözlerinin arasından hatalarını bulup onu bozayım." düşüncesinden uzak
olunmalıdır.
Eşlerin birbirlerini yanlış anlamamak için
"aktif dinleme" yöntemini kullanmaları yerinde olur. Aktif dinleme¸
dinleyen kimsenin dinlediğinden anladığı şeyi tekrar edip¸ doğru anlayıp anlamadığını
muhatabına onaylatmasıdır. Bu şekilde¸ konuşan eş doğru anlaşılıp
anlaşılmadığını fark eder.
Geniş bir kesimde yapılan araştırma¸
kadınların % 98'inin erkeklerden "daha fazla sözlü yakınlık"
beklediklerini; en çok kızdıkları davranışın ise erkeğin dinlememesi olduğunu
ortaya çıkarmıştır. Kadınların % 70'i¸ artık durumu kanıksayıp¸ kocalarını (kapanıklıklarından)
dışarı çıkarmaya çaba harcamadıklarını söylemişlerdir. Bu üzücü bir
tablodur ve "hastalıklı" bir evliliğin kesin işaretidir. Oysa dinleme
becerisinde ustalaşmak düşünüldüğü kadar zor değildir. Bu konuyla ilgili olarak
aile danışmanlarının önerileri bize ışık tutabilir:
Eşinizle konuşurken göz temasını sürdürün:
Bu¸ zihninizi başka yerlere sürüklenmekten korur ve eşinize¸
tüm dikkatinizi kendisine verdiğinizi anlatır. Eşinizle göz göze gelip dikkatinizi onda topladığınızda "Sen benim
için önemlisin; sözlerin ve fikirlerin de…" demiş olursunuz. Onu
dinlerken başka bir şey yapmayın. Eğer son derece ilginizi çeken bir şeyi
okuyor¸ izliyor ya da yapıyorsanız eşinize bunu anlatın. Olumlu bir yaklaşım
şöyle olabilir: "Benimle konuşmaya çalıştığını biliyorum ve bu ilgimi
çekiyor. Sana tüm dikkatimi vermek istiyorum; fakat bunu şimdi yapamam. Bana
şunu bitirmek için on dakika verirsen oturup seni dinleyeceğim." Eşlerin
çoğu böyle bir ricaya saygı duyar.
Vücut dilini
gözlemleyin:
Sıkılmış yumruklar¸ titreyen eller¸ gözyaşları¸ çatılmış
kaşlar ve göz hareketleri¸ diğer kişinin hissettikleri konusunda ipuçları
verir. Bazen sözler bir şey söylerken vücut dili başka bir mesaj iletir.
Gerçekten onun ne düşündüğünden emin olmak için açıklama isteyin.
İlginizi beden
dilinizle gösterin:
Eşiniz konuşurken onu özenli hareketlerle dinleyerek
(mesela¸ dik oturup öne eğilerek) saygınızı gösterin. Bir aile olmanız ona
karşı nezaketsiz davranmanızı gerektirmez. Nice yıldan sonra eşiniz sizin için
herkesten fazla anlam taşıyacaktır.
Duyguları dinleyin:
Kendi kendinize
sorun: "Benim eşim nasıl duygular hissediyor?" Yanıtı bulduğunuzu
düşündüğünüzde bunu onaylatın. Bu¸ ona duygularını açığa vurma şansı verir.
Aynı zamanda onun söylediklerini dikkatle dinlediğinizi gösterir.
Bırakın eşiniz sözünü
tamamlasın:
Yakın zamanda yapılan bir araştırma¸ ortalama bir insanın¸ söz kesmeden
ve kendi fikirlerini söylemeden yalnızca 17 saniye dinlediğini gösteriyor.
Oysa aklınızdaki şeylerle sözünü kesmeye kalkmak ya da cümlesini tamamlamaya
kalkmak iletişimi koparmanın en kestirme yoludur. Dinleyin¸ tekrar dinleyin.
Ömür boyu evli kalmayı planladığınıza göre cevap vermek için bol zamanınız
olacaktır. Dinlemek¸ en az konuşmak kadar önemlidir. Eşinizle konuşurken
zihninizi bütün kişisel tercih ve ön yargılarınızdan arındırmaya çalışın.
Eşinizi¸ kendi çerçevesine bağlı kalarak dinleyin. Bugün neler yaptı¸ ruhsal
durumu nasıl? Kulaklarınız ve gözlerinizle onu dinleyin.
Duygularınızı dile
getirin:
Etkili iletişimin en
önemli ve en kolay göz ardı edilebilen yönlerinden birisi¸ duyguların sade bir
dille ifade edilmesidir. Duyguları dürüstlükle ifade etmek iyidir¸ ama kontrol
altında tutmak daha iyidir. Eşinizin
karakteri ya da kişiliği hakkında hiçbir zaman aşağılayıcı ifadeler
kullanmayın: "Sen hiç…"¸ "Sen hep…"¸ "Sen
yapmazsın"¸ "Yapmalısın" ve "Yapmamalısın" gibi
sözcükleri lügatinizden tamamen çıkarın. O zaman sağlıklı iletişimin sırlarını
çözeceksiniz
<< Ana Sayfa